30 Kasım 2009 Pazartesi

Anneye bilgisayar öğretmek :)

Çok zevkli bi şey ya, ne kadar mutlu oluyor nasıl her şeye şaşırıyor anlatamam :) Kadın radyoyu yukarı koyan, televizyona dantel örten bir nesilden geliyor. Elektronik her şeyden ölesiye korkmuşlar bozarız diye, hep uzaktan bakmışlar. Uzun zamandır ben bilgisayarı alıp yanlarına gidince hadi elbiselere bakalım hadi yemek tariflerine bakalım diye bi şeyler aratıyordu bana.

Bayramda bi sabah aldım bilgisayarı hadi bugün öğrenmeye başlıyosun dedim. Defterimi alayım da yazayım unuturum dedi. Bu arada annem cin gibi bi kadındır gerçekten, hayatta yapamayacağı bi şey yoktur. Ben onun için hep öyle düşünürüm, burada genelde geyik şeylerden bahsediyorum ama gerçekten çok zor bi hayatı oldu ve çoğu kadının/erkeğin pes edip bırakacağı zamanlarda dimdik durmayı başardı. O yüzden bilgisayardan korkmasını falan hiç anlamıyorum ben.

Bilgisayarın kapağını açtık, düğmesine bastık ışıklar yandı (hepsini tekrar ediyor ben anlatırken) sonra masaüstünü gördük. Kızçe'yi gördük diyor :) Kardeşimin bilgisayarı, masaüstünde bi kız fotoğrafı var anasayfada. "Biraz bekleyelim ki bilgisayar açılsın, mouse'un yanındaki işaret gitsin" diye anlattım. "Anne sen istesen de bi şeyi bozamazsın bu bilgisayarda hiç korkma" dedim korkuyor çünkü bi şeye basarım da bozarım diye. Mouse olayına hemen alıştı :) Korkarak kullanıyor ama becerdi yani.

Önce google'ı göstereyim, oraya istediğini yazar bulur diye düşündüm. Ben tıkır tıkır bi şeyler yapınca kafası karşıyor hemen. "anne bak site açılmazsa f5'e basacaksın, yanlış bi yere girersen şurdan kapatacaksın..." diyince "aaaaa çok basılacak şey varmış ama hepsine birden basamam ben" dedi :)))

Firefox kullanıyoruz.

- "Dünya mı o dedi?"

- "Evet "dedim. "Dünya, çevresine tilki sarılmış.

- "Aaaa tilki sarılmış kaybana" dedi Tepkiye bak yaa, üç gündür buna gülüyorum :) Resmen kızdı tilkiye. Tilki sevilmez ya pek, kümesteki tavukları öldürüyor diye. Bi de genelde hakaret gibi kullanılır ya. Ordan bi antipati duyuyor herhalde :)

28 Kasım 2009 Cumartesi

Duş öncesi anne gerginliği

Kahvaltıya misafirimiz gelecek. Erkenden kalkalım duşumuzu alalım, annemize yardım edelim dedik. Ben kalktım önce duşa girdim, annemde hissettim o tedirginliği. Banyo ıslak oldu mu kadına bi şeyler oluyo. Duştan sonra istiyo ki fayansları falan kurulayalım. Töbe töbe :) Neyse ben fazla ıslatmıyorum etrafı. Kardeşim daha becerikli bu konuda. O çıkınca her yer buhar oluyor. Ben duş aldım çıktım, kardeşim uyandı.

- Niye kalktın oğlum dedi annem.
- Duş alıcam dedi kardeşim :) O an annemin surat ifadesini görmeniz lazımdı.

"Eyvah banyom ıslanacak!"

Bi şey de demiyo ama ben biliyorum onu, öldü öldü dirildi. Misafir gelecek ya bi de, ya banyosu ıslak olursa. Ya gelen misafir duş almak isterse (annemin nedense misafirlerin duşakabine dalacaklarına dair bi hayali var yıllardır), ya duşakabin neden ıslak derse, ya banyonun fayansları buhar olmuş bu ne hal size hiç yakışıyor mu derse :)

Misafir de halamlar ha, en fazla yerler ıslak terlik giyin dersin. Gideyim de biraz eğleneyim kendisiyle. Muhteşem bi kahvaltı hazırladı, fotoğrafını çekicem bloga koyucam dedim. İtiraz etti, olmazmış öyle!

27 Kasım 2009 Cuma

Espas hatası

Buna da takıyorum a dostlar. Ben nası bi manyağım di mi? İşim gereği bir sürü firmanın psikometrik testini uyguluyorum. İstisnasız hepsinde düzen, ayrıntılı düşünme özelliğim düşük çıkıyor. Testteki en göze çarpan özellik oluyor hatta. Seyahatten geliyim bi iki hafta o valiz öyle durabilir hiç rahatsız olmam. Örnekleri çoğaltabilirim ama gerek yok yani bundan anlaşılmış olması lazım. Hatta geçen hafta sonu yine bir test eğitimi aldım. Hoca benim profilimi yorumlarken sorumluluk, düzen, özdisiplin yerlerde senden bi bok olmaza bağladı sonucu :)) Ama yazım konusunda bu düzen, tertip, kural takıntısı nereden geldi musallat oldu bana bilemiyorum.

Cümle bitince nokta koyarsın ve bir karakter boşluk bırakırsın. Bütün noktalama işaretleri için geçerli bu. Noktalama işareti sonra bir boşluk.

Nedir bu kadar zor olan kuzum? Delirtmeyin beni lütfen!

20 Kasım 2009 Cuma

Olmak ya da Olmamak!

Nefret ettim olmak kelimesinden yemin ederim. Bi tek bana mı denk geliyor yoksa iş dünyasında yeni trend bütün fiillerin sonuna olmak eklemek mi? :) İngilizcedeki "will be doing" 'in çevirisi galiba bu.

Dün bi eğitime gittim. Uluslarlarası bir firmanın verdiği hizmetleri anlattığı bir eğitim. Şiştim yemin ederim, her cümlenin sonunda olacağım, olacağız olur mu ya?

- Birazdan sizlere sistemi anlatıyor olacağım. Sunumdan sonra sorularınızı cevaplıyor olacağım. Programdan sonra kahve arası veriyor olacağız.

Olamaz olasıca!

12 Kasım 2009 Perşembe

Bir Kadın ve ZARA Efsanesi

Sevgili hanım arkadaşlar,

Zara'da bir çizme beğendim. Baya tantanalı oldu alınma aşaması. Ama ben anlatmıycam, bir erkeğin gözünden okuyun lütfen buyrun :) Öldüm gülmekten :)

Bir Kadın ve Bir ZARA Efsanesi - Ultima Forsan

Bilinçaltımdaki ponponlar

O kadar komik rüyalar görüyorum ki nasıl bi bilinçaltım var nası bi hayal dünyam var anlamak mümkün değil. Geçenlerde gri bi hırka aldım, çok sevdim üstümden çıkarmadım bi hafta. Kapşonunun ordan iki ip sarkıyor ucunda da ponpon var iki tane. Bu bilgiyi bi kenarda tutalım :)



Sevgilimi de doğru düzgün göremiyorum bu bilgiyi de bi kenarda tutalım. Eskiden rüyamda arabasıyla başka kızlar gezdirirken görmüşlüğüm de var.

Dün gece bi rüya gördüm şahane :) Ben bi yerde onu bekliyorum ağaçlık falan güzel bi yer o da arkadaşlarıyla geliyor kızlı erkekli. Üstüne siyah bir hırka giymiş. Hırkanın da aynı benim hırkam gibi ponponları var, ponponlu erkek hırkası hahahahahah :)) Yanında bi kızla geliyo bizimki, kız da bunun hırkasının iplerinden birini tutmuş güle oynaya geliyo. Ponponla oynuyo bi taraftan.

Ben bi azarlıyorum sevgilimi, vay elin kızı nasıl senin ponponunla oynar diye hahahahahah :)))) Sabahtan beri gülüyoruz. Bu nası bi rüya yaaa :))

İki arada bir derede AKW


Artık görüşemediğimiz için çok sevdiğimiz AKW'ler erteleniyor sürekli. En son Ankara'da olduğum hafta sonu 3 saat görüşebildik. Hosta'ya döner yemeye gittik, Eskişehir'de de açıldı burası ama tutmadı döneri çok kötüydü çünkü. İstanbul'da var mı bilmiyorum hiç görmedim. Çocukken çok giderdik, artık Ankara'da da bulunamadığım için doğru dürüst gitmiyorum. Hosta aynı hosta, kalabalık tıklım tıklım yine gayet lezzetli :)
Başka bi aksiyona zaman olmadığı için bir yerde oturup tren garına doğru yola çıktık. Maltepe'de Ankaray'dan indik alt geçitten çıkarken tam karşımızda bu derneği gördük. Şahane ya :)

Böyle bir dernek varsa biz mutlaka üye olmalıyız. Hatta evlenirsek derneğin başkanı şahidimiz olmalı, düğünümüzde bu dernek bize çelenk yollamalı. Demiryollarını bizden daha çok seven olamaz ki! Aşkımızın tek şahidi demiryolları hatta. En kısa zamanda araştırıcam bu dernek neyin nesiymiş bakalım :)

11 Kasım 2009 Çarşamba

Sunuma beddua

Ben bu powerpointi icat edenin götüne koyayım. Bunu diyorum daha da bi şey demiyorum.

Neden anlatacağımız her şeyi sunum olarak hazırlamak zorundayız. Toplanalım ben anlatayım siz dinleyin ya, öyle olmuyo mu? Nasıl sıkıldım bu sunum manyaklığından anlatamam. Bayılmak üzereyim.

Ota boka sunum, ota boka süreç akışı bi de. Bi de bu var bizde maalesef, süreç akışı! Akamaz olsun o süreçler kurusun inşallahhhh.

İmdat ya, gençliğim kurudu office ortamlarında sürünmekten, Bill Gates senin de boynun kopsun!

Çalışmaktan soğumak, nefret etmek


Ben böyle bi hayat istemiyorum lan! Bu saatte sevgilimin kollarında uyuyor olmam lazımdı ama ben sunum hazırlamaya çalışıyorum.

Çok sinirliyim! Bütün hafta sonlarımın, akşamlarımın içine sıçtılar. Utanmadan bi de cumartesi akşamı hep beraber yemeğe gidecez diyorlar. Lan zaten bütün gün sizi görüyorum bari akşam huzur verin!

Evimin kadını olucam, facebookta çocuğunun bokunu gazını falan yazan kadınlardan olucam ben ya. Çocuğumdan biz diye bahsedicem. "Bugün kakamızı yapamadık" yazıcam statusume. "Babamız bugün bizi parka götürdü" yazıcam. Biri beni bu hayattan kurtarsın. İstemiyorum artık "Çalışıyorum kendi ayaklarımın üzerinde duruyorum, yalnız yaşıyorum, özgür bir kadınım ben bıdı bıdı" zikini ben. Vazgeçtim, pes ediyorum. Yeter ulan!

5 Kasım 2009 Perşembe

Isınma Problemi

Ben oldum olası ısınamadım arkadaş. Ekim ayından Nisan'a kadar donarım. Burnum hep buz gibidir, ellerim üşür. Sürekli üşüttüğüm için sürekli hasta gezerim. Öyle "bi terlersin geçer, ıhlamur iç bi şeyin kalmaz" şeklinde de olmaz hastalıklarım, doktor antibiyotiği dayar buna rağmen zor iyileşirim. Velhasıl ısınamıyorum! Yine kış geldi kapıya dayandı maalesef, nefret ediyorum kıştan ya. Hem hava erken kararıyo, hem buz gibi, ya kar var ya yağmur yapış yapış.


Öğrenciyken 2 sene kömür kaloriferli evde oturmuştuk. Hayatımda o ev kadar sıcak ev görmedim. Ne zaman ki doğalgazlı eve geçtim soğuğu o zaman gördüm. Yaksan da bi işe yaramıyor.


Şimdi, benim ev doğalgaz sobalı. Soba salonda var benim odada yok. Ben de kışın salonda yattım hep. Bu sene dedim ki, göçebe hayatından bıktım bari evimde yatarken yerleşik düzene geçeyim kışın da odamda yatayım. Kumtel ısıtıcı aldık. Güya gece açıcam onu böyle orta seviyede, oda ısınacak. Daha iki gün önce kullanmaya başladım. Gece yatmadan çevirdim düğmesini. Ben karanlıkta yatarım, koridorun ışığını falan açmam, karanlıktan da korkmam. Gözüme ışık geldi mi bi yerden sinir olurum. Ben nasıl bir angutum ki bu ısıtıcının turuncu ışığını hesap edemedim. Sürekli yanan bi ışık olsa yine alışıcam.



Isıtıcıyı çalıştırdım yattım, güzel güzel yanıyo ısıtıyo ohh mis. Anam 3-4dk sonra kapandı bu, yattığım yerden bekliyorum noluyo diye. 5-6dk sonra ziviziviziviiiiiii dedi odaya bi güneş doğdu, bi nur indi. Tekrar çalışmaya başladı. Öyle çok bi sesi yok ama sessizlikte duyuluyor yani. Allah Allah dedim (hala uyanmıyorum ama mevzuya) yine aynı şey olunca anladım. Aynı benim doğalgaz sobası gibi ortam soğuyunca tekrar devreye giriyo. Bokyiyen ortam da nası bi ortamda hemen soğuyor hemen ısınıyor çünkü ısıtıcı yandıktan saniyeler sonra tekrar beklemeye geçiyor, ışığı tamamen sönüyor yani. Şimdi yine yandı hemen söndü mesela, canım ısıtıcım benim :)

3 Kasım 2009 Salı

İnsan Kaynakları'nda çalışmak!

Toplu işe alım projesine başladık. Yüzlerce cv inceledim, incelemeye de devam ediyorum. Neler neler var anlatsam kesinlikle inanmazsınız. Bi kaç örnek yazıcam, çatlarım yoksa. İsim vermeyeceğim için cvlerden bazı cümleler almamda sakınca yoktur diye düşünüyorum. Noktasına virgülüne dokunmadım yemin ederim.

-- "İşletme de insan ilişkileri,çalışan 10 kişiyi yönetme gibi hususlarda deneyim sahibi oldum. Ayrıca yoğun tempoya fiziken ve kafa olarak dayanabilme adına kendimi sınadığım bir pozisyon oldu. İyi bir deneyimdi." de ayrı yazılmış evet, kafa olarak dayanabilme. Enteresan!

-- "internet explorer'ı iyi derecede kullanıyorum.microsoft word ve microsoft excel proramlarınıda iyi derecede kullanıyorum." internet explorer ne kadar iyi kullanılabilir. Bir msn kullanırım Allah seni inandırsın parmaklarını yersin :) Nasıl program yazmak ayrıca o öyle?

-- Bu çok bomba, adam kendi adına açılmış bir şirkette yönetici olduğunu yazmış. Soyadı değil ama adı. Adamın adı Mehmet mesela, Mehmet el aletleri ltd. - yönetici. İş tanımında da şu yazıyor "Kendi aile şirketimizde çalışmakta bulunuyorum, fikir uyuşmazlığı nedeniyle işten ayrılıp istanbula yerleşmeyi düşünüyorum."

-- Bi tane de iş hayatında çok planlı ama özel hayatında plansız bir arkadaş var. "ı am different because ı am not an ordinary person.... I like planning and programming in business life (in my private life ı like living unplanned as it is really different to have instant happiness...."

-- En bombayı en sona sakladım. Mor bir fotoğraf var cvde, bildiğimiz mor renk. Photoshop'ta falan yaptı herhalde. Fotoğrafı kendi çekmiş, sadece sırıtan bir kafa var.

Önyazı şu: "Arkadaş okadar başvuru yaptık bir kere bile aranmadık..bunu okuyan personel memuru arkadaş hiçmi bi işinize yaramıyoz???Bari buna bir yanıt yazın..."

Önce doğru düzgün yazmayı bi öğren sonra gel bana kafa tut di mi? Bildiği programlar bölümü şahane: World (evet evet world, dünyayı öğrenmiş adam) exel (excel değil exel) powe point (bu da yeni bi program herhalde ben bilmiyorum)

Bu ukalalık yapan arkadaş üniversite mezunu, 29 yaşında hiç iş deneyimi yok ve bence Türkçe bilmiyor :) İnsan kaynaklarına çemkirmek ne kadar kolay di mi? Kimse de hacı ben ne yazıyorum buralara, ne yapmışım bugüne kadar diyip kendine bakmıyor ama :)

ÖZGE!

Bayadır yazmak istiyorum bunu, özel bi olay üzerine yazılmadı yani :)

Bütün erkeklerin eski sevgilisinin adı ÖZGE midir? Bana bunun cevabını verebilir misiniz?

Aslı, Pınar, Gözde de yaygın isimler, bunlar da olabilir. Ama ısrarla ÖZGE. Peki neden ÖZGE? Herkesin eski bi kızarkadaşı ÖZGE olmak zorunda mı? :)

Züccaciye

Çok yoğunken blog yazmaya bayılıyorum. Götümde yumurta pişiyo diyebilirim o kadar fenayım. Büyük ihtimalle bu ay bütün hafta sonları çalışıcaz :)

Ankara'da çok yoğun züccaciyeye maruz kaldım sayın okur. Annem kafayı yemiş, zaten hep severdi tabak çanak olayını ama iyice gitmiş artık. Dönem dönem bi şeylere takıyor, bir ara tencereye takmıştı. Aha burada yazmıştım. Tencereleri hala almadı desem inanır mısınız? Her alışverişte mutlaka Karaca'ya gidip bakıyoruz. Bütün modellerini ezberledim. Niye almıyor biliyor musunuz peki? Bu lanet olasıca tencerelerin çapları var. En küçükleri 18cmmiş, ondan istiyormuş. Ondan da bi yerde yok. Ama isterseniz getirtiriz diyorlar. Bir türlü karar verip sipariş vermiyor. Her seferinde giriyoruz bakıyoruz "işte bunlar çok büyük, daha küçüğü olsaydı o zaman alırdık" diyor adamlara. "Abla getirtebiliriz istersen diyorlar" doğal olarak. "Hmmmm yok ya, kulpu da çok yeşil bunun aslında. İyi günler" diyip çıkıyor mağazadan. İmdat yani :) Sen gittikçe bu kulpun rengi değişmiyor ki kadın. Hep yeşil hep yeşil! Ya başka tencere bul, ya bunu al biz de bu dertten kurtulalım!


Benim de bakmayı sevdiğim şeyler var böyle mağazalarda ama tencere gerçekten son sırada. Yani kulpu yeşil olsa nolur mor olsa nolur. Hatırı sayılır miktarda tencerenin kulpu da mor bu arada, çok enteresan :) Bu renk polimer herhalde daha ucuz diye yorumluyorum ben bu durumu.

Bu sefer asıl takıntı kahvaltı takımıydı, bir yıl da bu gider. Tencereye göre nispeten daha çekilir bence kahvaltı takımı. Herkesin annesi böyle mi ya?