8 Nisan 2010 Perşembe

Püşmanım

Bu saatlerde geliyolar anacım bana deliricem sinirden. Bu kadar da olmaz artık çüş yani! Yazamıyorum da buraya. Tanıdıklarıma blogu söylediğim için o kadar pişmanım ki, pucca gibi ayrı bi blog açayım içimden ne geçiyosa yazayım diyorum. Valla her an yapabilirim, pucca gibi ünlü biri daha olursa yakın zamanda bilin ki o benim. Aklıma ne gelirse yazıcam çünkü. Buraya yazamıyorum artık mesaj kaygılı entry gibi oluyor.

Yarın çok yoğun olacak, hemen akşam olsa evime gelsem..

Bi yöneticimiz vardı pişman yerine püşman diyordu. Toplu bir mülkata yapıyorduk bi keresinde, sorular belli. 20-30 kişiyi değerlendiriyoruz. Şirket içinden bu kişiler. Sorular aynı ki haksızlık olmasın herkesi aynı şeylerle ölçelim. Adam hiç sadık kalmıyor sorulara, kafasına göre soruyor, anlatıyor, danışmanlar sinir olmuştu. Bi mülakatta da birine "peki öyle yaptığın için püşman mısın?" demişti. Of nasıl tuttum kendimi, gülmedim o anda. Distribütör'e de düstürübütör diyodu adam ve adam bölgeler müdürü. Yani hayatında en çok kullandığı kelime distribütör :)

Bi ara da Satış Mülakatlarıyla ilgili anılarımı yazıcam sahi, baya malzeme var orda da.

7 Nisan 2010 Çarşamba

Yalnızlık!

Şu hayatta öğrendiğim tek bir şey varsa o da yalnız olduğumuzdur. Gerçekten! Hatta hayata dair başka bi şey bilmiyor olabilirim ama bunu biliyorum, zik gibi hem de dimdik böyle. Tek başına, valla bak.

Bunu ben çok iyi biliyorum aslında ama bazen bi rehavete kapılıyorum, unutuyorum. Sonra hoop kendime geliyorum. Resim koymak istiyorum buraya aslında, temsili olarak. Tam olarak ne demek istediğim anlaşılacak o zaman ama ayıp.

4 Nisan 2010 Pazar

Kadın dediğin :)

Geçen hafta sonu Çorlu'ya gittim. Ailesiyle Çorlu'da yaşayan çok yakın bir arkadaşım var, davet ediyordu ama her hafta sonu bir vukatım olduğu için fırsat bulamamıştım. Geçen cuma iş çıkışı gidiyorum ben dedim atladım otobüse, yol biraz uzun sürdü ama sağ salim gittim. Evim işe yakın olduğu için (aynı yakadayım) trafik genelde sohbetlerde duyduğum bir kelime olarak kalıyor, pek yaşadığım söylenemez. O akşam güzelce anladım insanlar neden çileden çıkıyormuş, yoğun bir gündü benim için dinlenecek fırsat oldu otobüste ama direksiyon başında evime giden biri olsaydım o kadar sakin olamayabilirdim.

Neyse, arkadaşım ailesiyle yaşıyor. Çok tatlı bir ailesi var aynı bizimkilere benzettim, mutlu birbirine bağlı bir aile. O kadar kendi evimde gibi hissettim ki sanki ilk defa gitmemişim de yıllardır ailesini de tanıyormuşum gibi geldi.

Yazıyı yazma sebebim de arkadaşımın annesi. Böyle bir kadın olamaz ya, kendisi bizim iş yerine gelsin "nasıl insan olunur" semineri falan versin istiyorum. Pozitif, güler yüzlü, tatlı dilli. Kadın dediğin böyle olur dedim ya resmen. Bi de kendine bak allahın yellozu dedim bütün hafta sonu kendime.

Bir arkadaşım bana şey demişti "sen böyle güleryüzlü falansın ya iş görüşmesinde kesin aa zararsız bu, alalım oynar bu işyerinde diye düşünmüşlerdir, ondan almışlardır seni işe. bu kadar sinirli olduğunu anlamamışlardır" :))) şimdi beni görenler "aaa ne şirin şey, beslenir ki bu" diye düşünüyolar hep biliyorum, bıraktığım ilk izlenim bu yani. Ama sonradan baş belası bi sinir küpü olduğum ortaya çıkıyor. Hahahaha abarttım tamam o kadar değil ama bi laz damarı var maalesef böyle birden kan beynime çıkıyor. Kendimi de biliyorum yani, hakim olmaya çalışıyorum ama olabilmiş halim bile çekilmez oluyor bazen.

Sonuç olarak kadın dediğin zik zik etmekten çok huzur vermeli değil mi canlarım? Şimdi ben sevgilimi arayıp yumuşak yumuşak konuşsam, iyi geceler dileyerek telefonu kapatsam mesela iyi olur, evet beybi iyi olur.

200. YAZI

Vay be, baya yazmışım çaktırmadan :) Bu ara boşladım biraz farkındayım ama kapatıcam arayı inşallah. Yakında bol bol AKW yapabileceğiz çünkü sevgilim 2 yıldan sonra İstanbul'a taşınıyor. Kendisini oradan oraya sürüklemeyi düşünüyorum. Yaz da geliyor bana gün doğdu resmen.

"Blog aracılığıyla tanıştığım herkesi seviyorum" temalı yazılar görüyorum bloglarda, ben tam olarak kimseyle tanışmadım ama yorum bırakanlar okuyanlar var bildiğim kadarıyla, ben de sizi seviyorum :)

Trendyol

Benim gibi internetten alışveriş canavarları için güzel bi haber var. Trendyol, yeni açılan bir alışveriş sitesi. Çok sevdiğim bir arkadaşım çalışıyor, açılış aşamasından bu yana harıl harıl hem de :) Ne kadar emek verildiğini bizzat gördüm yani.




Siteye üye olmak isteyenler yorum yazıp mail adresi bırakırsa davetiye gönderebilirim.


Ben açıldıkları zaman ilk alışverişimi yaptım, Roen diye bir markanın şeftali yağını almıştım sorunsuz bir şekilde elime ulaştı. Çok güzel markalar var, geçenlerde NR39 ayakkabıları vardı, ben götümü kaldırana kadar beğendiğim modeller bitmiş tabi :)


Tavsiye ediyorum sonuç olarak, geziniz, alınız:)

3 Nisan 2010 Cumartesi

Uuu beybi uzun zaman olmuş

  • Yuh neredeyse bir aydır bi şey yazmamışım. İnsanlıktan çıktığım yoğun bir dönem oldu iş yerinde, bitince de tam anlamıyla yaydım kendimi hala o moddan çıkamadım.
  • Hava çok güzel ama götümü kaldırasım yok, flütümü çıkardım biraz çalışırım belki. Sabahın köründe uyandım yemek yaptım, evi topladım, amcamlar çaya geldi, daha yeni öğlen oldu. Güne erken başlamak süper ama sanki biraz uykum geldi gibi.
  • İş yerinden bi arkadaşım bana cherry domates ve biber tohumu getirdi. Plastik bardaklara tohumları dik, çimlendikten sonra saksıya dikersin dedi. Dört gözle onu bekliyorum iki tane filiz gördüm sanki :)
  • Evde çok iş var, kışlıklar botlar kaldırılacak. Ama havalara da güven olmuyor, bir iki hafta daha kışlıkları bırakmamakta fayda var galiba.
  • Balkonda oturabileceğiz artık süper :) Mayıs gelmeden balkon açılışını yapıcam, baya kirli balkon. Cifi alıp girişmem lazım, o işi de 23 Nisan tatilinde yaparım diye düşünüyorum :)
  • Saçlarımı kestirdim, uçlarının rengini açtırdım kendimce. Kimse fark etmedi, bu kadar doğallık da iyi değil demek ki :)
  • Evi boyatmak istiyorum ama hiç gözüm yemiyor, beni gaza getirse birileri keşke.