26 Ağustos 2009 Çarşamba

İş Hayatından Kurtulmanın Yolları

4 yıldır çalışıyorum ey insanlar! Bana hala hangi okuldasın, kaça gidiyorsun diye soruyor herkes. Yaşıtlarımdan üniversitede okuyanlar var, henüz çalışmaya başlamamış olanlar var. Ben bok varmış gibi erkenden okulu bitirdim, çalışmaya başladım. Başım göğe erdi!

Özellikle tatil sonrası daha bi sinirim bozuluyor bu iş hayatı denen boka. Kim bizim hayatımızı kaydırdı? Haftada 45 saat çalışma zıkkımını kim buldu da bunun üstüne bi de iş kanunu çıkardı? Bütün bir yıl çalışıp 14 iş günü izin vermeyi hangi embesil akıl etti? Gerçekten çok merak ediyorum bunları.


Şimdi ben götümü yayıp oturayım, anam babam bana baksın gibi bir durumum yok. Çalışmak zorundayım, ha gitsem evime otursam bakmazlar mı bakarlar ama bu saatten sonra ben de evde duramam, kafayı yerim herhalde. Ama bu kadar fazla da çalışmak zorunda mıyım onu bilemiyorum işte. Sevdiğin işi yapmakla alakası yok bunun. İşimi seviyorum ama yaz gelince kurtlanıyorum yaaa, yaz günü şu bilgisayarın başında durup tıkırdamaktan nefret ediyorum.

Düzenli iş hayatından kurtulmak için bir kaç alternatif var aslında.

1. Zengin koca bul: Herkesin de aklına önce bu geliyor ne kötü di mi? Erkekleri damızlık olarak gören bir zihniyet var. Sunduğun hizmetler karşılığında (yemek, ütü, temizlik, seks) adam bakacak sana. Bunu çok normal buluyor insanlar. Hayırlı kısmet önce zengin oluyor nedense, sana birini bulduk evleri arabaları var diye anlatıyorlar. Götüne girsin hepsi :) Bu madde bana göre değil, geçiyoruz. Birisi için gebermeden asla onunla evlenenemem.

2. Kendi işini kur rahat edersin: Bu da iyi fikir gibi ama ben ne ticaretten anlarım ne de sermayem var. Hiç imrenmedim bugüne kadar kendi işi olanlara, ticaretle uğraşanlara falan. Zaten bu seçenekte rahat etmek için işin başına birini geçirip onun hayatını kaydıracaksın yoksa bu seçenek maaşlı çalışmaktan daha beter bence.

Gerçekten götüm yese küçük bi dükkan açıp çikolata yaparım. Sadece çikolata, internetten falan da satarım. Bazı bloglarda görüyorum aslında bunu yapanları, iyi fikir. Sağlam bir network lazım ama. İlerde düşünebilirim bu alternatifi :)

3. Öğretmen ol: Kafama sıçayım, dinlemedim kimseyi. O kadar söylediler, insan bilemiyo ki o yaşta. Hep öğrenci olacağım sanıyor. Ben bunu ciddi ciddi düşünüyorum bu aralar. Flüt kursuna giderken, oradan tanıştığım birisi şey demişti. İki yıl boyunca Halk Eğitim'in herhangi bir kursuna devam edersen sana sertifika veriyorlarmış. Küçük kasabalarda, eğer başvuran yoksa müzik öğretmenliği yapabiliyormuşsun. Harika ya! Geçen yılki sertifikamı almadım henüz, alayım dursun bence bi kenarda. Bizim yazlığın bulunduğu Yumurtalık'a yerleşirsem orada bi ilkokul var, çalışırım işte mis gibi.

Açıköğretimde okul öncesi öğretmenliği bölümü varmış, hayret ettim. İlk iki yıl okuyorsun açıköğretim'de, 3. ve 4. sınıfta stajlar var. Ama anaokullar yazın da açık mı olur onu bilemiyorum. Bi de kpss derdi falan var herhalde. Niyeti bozdum valla, ben de dilden dile anlatılmak istiyorum. Bu hatun var ya mihendis aslında, canına tak etmiş işi gücü bırakmış öğretmen olmuş diye.

Yazın çalışılmayan iş istiyorum ya!!

2 yorum:

Ova (Excuse My Reading) dedi ki...

zengin koca bul kısmında götüne girsin hepsi temennisinde koptuum
ayrıca sakın çikolata dukkanı açma zaten ramazan topu gibiyim bi de sen kazan diye alırız 200 kilo olurum

bence en güzeli ögretmenlik dicem ama kuzum artık o da çok zor oldu çook atanamıyolar falan yoksa müzik ogretmeni ol geç işte oh mis..

unusual dedi ki...

müzik öğretmenliği bölümüne girmek çok zor ya, keşke olsa öyle bi şey :)

sana diyet çikoleta yaparım ben.