11 Aralık 2008 Perşembe

doğdukları yerde ölenler

uyuyacaktım vazgeçtim, kardeşim çalışıyor. hemen yanımda diğer bilgisayarda, gece vardiyasında...

bayram boyu aynı sorulara cevap verdim, en çok da bir tanesine. "nasıl, alıştın mı istanbul'a?" istanbul bana alışsın ulan, ne varmış alışamayacak, dağdaydım şehire indim sanki. alıştım da seviyor musun diye sor bi bakalım? neyse, bir sürü kişiyle görüştük bayram boyu. ben bayramları da bayram ziyaretlerini de severim. genelde koşturmacadan görüşmeye fırsat bulamadığımız insanları bayramlarda görüyoruz, hoşuma gidiyor. sevdiğim, görmekten hoşlandığım insanlara gidiyoruz, bize gelenler için de aynı şey geçerli.

konuştuğum insanların hemen hemen hepsi ankara'ya yerleşmiş uzun yıllar önce, büyük bir kısmı da burada doğmuş, burada büyümüş. o yüzden bana alıştın mı diye sormaları normal aslında. zülfü livaneli'nin doğdukları yerde ölenler diye bir şarkısı var (enstrumantal galiba) o şarkının ismi ve şimdi yazacaklarım aklımda kaç gündür.

bir yere köklerimi salamadım yıllardır. devamlı elimde valiz, bir oradayım bir burada. (bir gece uyandım (ankara'da evimde) içeriden sesler geliyordu, oteldeyim sandım aklım çıktı. artık iş için o kadar çok seyahat etmiyorum, bir dönem otellerdeydim sürekli.) gezmeyi seviyorum ama bahsettiğim şey bir yere ait olma hissi. annemin 20 yıllık arkadaşları var mesela, benim hiç olmayacak. biri orada biri burada arkadaşlarımın. belki ölene kadar ailemle aynı şehirde olmayacağım, şimdi de ayrı şehirlerdeyiz zaten. çocuğuma annem bakıyor lüksünü yaşayamayacağım, hadi çay koydum bana gelin de diyemeyeceğim kardeşime..

işin garibi her yerde yaşayabilirim gibi de gelmeye başladı artık. en çok eskişehir'imi seviyorum ama istanbul, ankara, izmir, bursa fark etmez. neresi olursa yaşarım abi.. sevmiyorum bu durumu, biri sanki elimden tutsa hadi bak burası iyi burada oturalım dese tamam diyip yüzümü güneşe dönüp kök salacakmışım gibi de geliyor bir taraftan..

buraya yazınca bu yazdığım yer soru sormuyor ya, en çok onu seviyorum. anlatıyorum bitiyor, ne güzel.. sorsa "ne yapacaksın?" diye bilmiyorum gerçekten, yazdım işte öylesine..

Hiç yorum yok: