29 Nisan 2009 Çarşamba

Doğum günüm kutlu olsun

Ne biçim doğum günüymüş arkadaş bu ya. Sevgilim yanımda yok, kardeşim yok, annem babam yok, bütün gün eğitimdeydim, şimdi de oturdum sunum hazırlıyorum. Ben bu yeni yaşımı hiç sevmedim, bütün yıl böyle geçecekse boku yedik yani.

Badim bana çok güzel bi pasta yollamış. Bugün iş yerinde de pasta yedik ama pasta yerken "geri bildirim" vermeye çalışıyordum bir taraftan, ne yediğimi bile anlamadım. O yüzden benim doğum günü pastam buymuş :)


28 Nisan 2009 Salı

Canım Ailem (nasıl babanne oldum)

Merto kayboldu ya, iyi bir taksici amca onu eve getirdi. Hep beraber yemek yediler, adamın yanına da yemek verdiler eve götürsün diye, ailece uğurladılar, yine bekleriz, ufaklığı da getirin dediler. İşte bu yüzden seviyorum bu diziyi zaten :)

Üç kardeş birbirine sarıldıkça benim ağlayasım geliyor. Zaten ota boka ağlıyorum. (Bugün müdür odaya çağırdı beni, noluyo dedi. hahahaha aynen böyle, noluyo? Bazen kızıyorum ama genel olarak seviyorum onu yaa. Resmen üzülmüş yani, gel bakalım biraz konuşalım seninle dedi. Kötü görünüyorsun bir derdin mi var dedi. Yok dedim, bazen "kimseye etmem şikayet, ağlarım ben halime, titrerim mücrim gibi baktıkça istikbalime" modunda oluyorum, böyle mi anlatayım yani. Bi şey yok diyip geçiyorum ben de napiyim)

Benim adamım Furkan ya, bu kadar Furkan olamaz bi insan. Tam mahallenin çocuğu. Nasıl tatlı bakıyor Eda'ya. Bu Furkan'ı oynayan çocuk zaten Eğreti Gelin'de de onuyordu. Süper oyuncu gerçekten, çok meşhur olacak.

Ah Feridem vah Feridem, o ağlıyor ben burada ağlıyorum. Kaypak nişanlısı dükkanda kızlarla fingirdeşiyormuş. Kızı resmen şeytan dürttü, dükkana kameralı kalem koydu. Kenan efendi'nin kızlara yavşadığını gözleriyle gördü. Nasıl ağladı, kıyamam. Beni de ömrü hayatımda iki kere şeytan dürtmüştür. İkisinde de gördüğüm şeyleri hiç sevmedim. O yüzden ne telefon karıştırma, ne maillere bakma, ne başka bi şey hayatta yapmam. Görebileceğim şeyler beni üzer diye kurcalamam sağı solu. Bazı şeyleri bilmemek daha iyi galiba. Allah Kenan gibi erkekten korusun. Anne kuzusu, karaktersiz, kaypak. Adamı iki dakkada yerin dibine sokarım işte :)


Bu Mert'i de yemek lazım, yanaklardan başlayarak. Resmen babanne gibi oturdum dizi karakterleri hakkında yorum yapıyorum. Ben bu diziyi gerçek sanıyorum! Müdürüm geçen hafta sonu Emirgan korusuna gitmiş, dizinin setini görmüş. Allahım nası kıskandım anlatamam, sanki Hollywood'a gittim bütün ünlüleri gördüm dedi kadın. Ben de gidicem Emirgan'a :)

24 Nisan 2009 Cuma

Karın Ağrısı!

Her boka çare bulundu şu regl ağrısına bulunamadı ya, neyleyim ben o kadar bilim adamını. Her ay bunu çekiyoruz, dün gece sabaha karşı karnımın ağrısına uyandım, o kadar ağrıyor şaka değil yani. inekli bi sıcak su torbam var, ona sıcak su koydum majezik çaktım bi tane. Bir saat içinde kendime geldim.

İşe giderken dedim ki, şu sıcak su torbasını yanıma alayım. Sonra dedim ki "Kızım çüş ya artık, nası bi insansın sen, utanmadan inekli torbayı işe mi götüreceksin? Çok ağrırsa karnına bi şey sarar oturursun."

Aha bu meşhur inekli torba

Gittim işe, öğlene kadar bi işle uğraştım, ama ölüyorum yani karnımın ağrısından. Bi majezik daha çaktım, işe yaramadı. Sen misin ineğini evde bırakan, oh olsun sana.
Ben gün içinde çok su içerim, her seferinde su sebiline gidip su almak olmuyor. Yarım litrelik şişem var onunla içiyorum. Bizim işyerinde de bazı şeylerde kıtlık vardır, aha bu su şişesi de bunlardan biridir. İşten çıkarken şişeyi çekmeceye saklıyorum, o derece zor bulunuyor yani. Temizlik görevlileri şişeyi boş görünce çöpe atıyor doğal olarak, kıtlıktan haberleri yok ki nerden bilsinler.
Neyse bi şeyin içine sıcak su koymam lazım. Ben de şişemi feda ettim mecburen, gebericem ağrıdan yoksa. sıcak suyu şişeye koydum, şişe büzüştü yamuldu böyle acayip komik bi şey oldu. İnekli torbam onun yanında döpiyesli okul müdürü kalır.
Öğleden sonra da yeni müdür olmuş birisiyle toplantımız var. Ben yamuk şişeyi (keşke fotoğrafını koysaydım, temizlik görevlileri yamuk ve su dolu şişemi atmazsa çekip koyarım) şala sardım. Bi yerde okumuştum aslında karnına koymak da zararlıymış bu sıcak suyu, direkt temas etmesi iyi değilmiş, ayağına koyacakmışsın ama ben kaynar suyu karnıma döksem ancak geçecek zaten ağrısı neyse sardım koydum. O sırada müdür bey geldi. Genç bir müdür kendisi. Güzelce toplantımızı yapıcaz. Toplantı başladı, ben kucağımdaki şalı bir oraya bir buraya koyuyorum. Silindir bi şey sonuçta karnımda durması için masayla karnımın arasına sıkıştırıyorum. Arada bir şırıl şırıl sesler geliyor.
Ay yazarken bile gülüyorum, o kadar çok düşündüm ki bunu bugün, açlıktan ölüyorum ama yemek yemeden yazayım dedim :) Bi soru sordum, adam soruyu cevaplamadan benim şişe paldır küldür yere düştü hahahah :) Tam soruyu sordum, cevaplamadan önceki sessizlik anında oldu bu olay, bildin mi o anı :) Şişe değil başka bi şey olsa yine açıklarsın, su şişesini insan niye siyah bi şala sarıp kucağına koyar ki di mi :) Toplantıda bu arada 7 kişi falanız :) " Aaa su düştü" falan dedim aldım yerden, hiç istifimi bozmadım şala sardım karnıma koydum tekrar :)))))

20 Nisan 2009 Pazartesi

Konser de konser


Bir haftadır işe ve çalışmalara yetişeceğim diye canım çıktı. Cumartesi işe geldim oradan konsere gittim, pazar koroya çalışmaya gittik oradan işe geldim. Bitmiş durumdayım ama konser çok güzel oldu, fotoğraflara bakınca yorgunluğum geçiyor :)

Hocamız sağolsun programı asla konserden önce bizimle paylaşmıyor. Mehteran, semazen, kafkas ekibi falan olacağını bilmiyordum. Mehteran amcanın kovuğunun tam önüme denk geleceğini, bütün konser panikle iki amcanın kovuklarının arasından hocayı görmeye çalışacağımı da bilmiyordum tabi :) Allahtan elimizde dosyalar vardı, yanmıştık yoksa. Bir kültürümüzü yaşatalım projesiymiş bu meğer. 7 bölgeden türkü, 7 bölgeden oyunlar vardı.


Asıl konser haftaya pazar, solo söylüyorum. Nasıl paniğim anlatamam, inşallah kazasız belasız atlatırım. Koroda duruyoruz normalde, müzisyenlerin arkasında. Bir platformun üstündeyiz. Altımız kablo dolu, yerde mikrofon kabloları, müzisyenlerin notaları falan oluyor. Sunucu anons ettikten sonra zaten heyecandan altına yapıyorsun. O heyecanla mikrofona doğru yürürken, yere mi bakacaksın, sözleri mi aklından geçireceksin artık ne yaparsan yap. Allahtan hiç düşmedim ama korkulu rüyam yani :) bi o, bi de sözleri unutmak.

Kurtlar vadisinin çok popüler olduğu dönemde bir arkadaşımız Asiye'yi söylüyordu. Tam ortasında unuttu sözleri durdu, seyirci hemen alkış kıyamet doldurdu boşluğu, biz de koro olarak devreye girdik :)

Allahım sen koru yarebbim :)

Blogu da kim okuyorsa artık hahaahah kendi kendime yazıp eğleniyorum burada ama okuyan varsa 26 Nisan Pazar akşamı 20.30'da Kadıköy Halk Eğitim Merkezinde konserimiz. Biletler kapıda satılıyor. Bekleriz efendim :)

ödül aldım :)



Bu mim ve ödül olayını bloglarda görüp özeniyordum. sağsolsun sevgili badim, bana ödül vermiş, teşekkür ederim :) bu ödül ne için verildi, benim poklu bloguma ne ödülü layık gördün diye hiiiiç sormaya niyetim yok :)

1. Ödülü veren kişinin linkini yazmalıymışız :) Yazmaz olur muyum hiç?

http://os-os.blogspot.com/

2. Ödül verdiğimiz kişileri yazmalıymışız :)

ben de bu ödülü berkay64 ve merope'a vermek istiyorum :)

3. Ödül verdiğimiz kişilere bu ödülü bildirecekmişiz. Buradan bildirince olmuyor galiba, ayrıca bildiricem ben :)

2 Nisan 2009 Perşembe

Hayvanları Seviyoruz!

- Bunu ben yaptım? Güzel olmuş mu?


- Anne ben de şöyle kollarının arasına gireyim biraz soğuk sanki?

- Anneeeee seni çok seviyorum ben :)
- Burnumu sıkma çocuğum

- Ya bi dakka şu karşıda ne var ona bakıcam

- Bak böyle yüzeceksin çocuğum, suya paralel dur benim gibi, evet aferin.


- Şurada biraz uyusam mı ben de?

- Anne kulağına bi şey söyliycem

- Çocuğum iki dakka şoparlık yapmadan dursana. Babanı örnek al, biraz cool ol. Anana mı çektin naptın bilmiyorum ki.