29 Mart 2012 Perşembe

so tell the girls that i'm back in town

Ne kadar uzun zaman olmuş yazmayalı. İçimden gelmemiş demek ki. Koca 2011 yılında 5 tane yazı yazmışım, çok şaşırdım. Sanki mutluluk katsayımla doğru orantılıymış yazdıklarım.

Bloggerın yeni düzenine alışmayı bir süre reddederdim kesin :) Değişimci olmak lazım, ilk yazıyla adım atayım dedim. Kişisel bir yazı olacak, antin kuntin bi şey yok bu ara.

İngilizce konuşamıyorum, İngilizcem geriledi diye takmıştım bayadır. Kasım'da kursa başladım, bi görseniz bülbül gibi şakıyorum şimdi. Yok lan Fatih Terim'den halliceyim işte :) Neyse abartmayım da konuşma işi zor hacı. Cumartesi İngiliz, Pazar Amerikalı hoca geliyor. Geceyle gündüz kadar farklı karakterler, çok komik ikisi de. İngiliz tam bir çatlak, çok komik eğlenceli bir adam. Sürekli gülüyoruz derste, son ders mutlaka oyun oynuyoruz. Amerikalı olan da tam bir kıl. Ders aralarında sınıfta kitap okuyor, dersi 1saniye bile kaynatmıyor. Sıkıntıdan bayılıyoruz hepimiz ama kültürlü bir adam, konuşması da İngiliz hocadan daha iyi.  Pazar  ara sınav var, kelimelere baktım biraz. Gramer bilmiyorum ben zaten, öğrenmedim de 5 aydır. Sınavlardan yüksek puan alıyorum diye sınıftakiler biliyorum sanıyor, valla billa bilmiyorum ya içimden geçeni yapıyorum sezgisel yaklaşım tamamen. Passive, tenseler falan hiçbir fikrim yok. Cumartesi gecesi de arkadaşımın doğum günü dışardayım.

Bahar geldi diye çok seviniyorum, hava geç kararıyor, ağaçlar çiçek açtı. Doğa mutlu ol diye mesaj veriyor resmen.

Bloglarında güzel güzel fotoğraflar yayınlayanları kıskanıyorum :) Bokum gibi yazı oldu bu ama olsun ilk adım. Daha sık yazıcam artık.


Hiç yorum yok: