19 Temmuz 2009 Pazar

Kaş-2.bölüm

Çarşambadan devam ediyorum.. Yazdıkça tekrar fark ediyorum ne kadar çok gezmişiz. Çarşamba günü de kahvaltıdan sonra yola çıktık, kahvaltı fotoğrafını göstermek istiyorum ama size.. Denize karşı ne güzel di mi?


Otelden çok memnun kalmadık, oda ve banyo çok küçüktü. Otelde asansör olması çok önemliymiş, bu tatilde bunu anladık :) Başka biri gittiği otelle ilgili bunları yazsaydı, aman bi boku beğenmiyo derdim. Duşakabin'e resmen sıkışıyorsun, banyoya girip tuvalate oturduktan sonra kapıyı kapatabiliyorsun, o kadar fenaydı yani :) Aqua princess otelin ismi, ama büyük ihtimalle bütün oteller böyleydi fiyat aralıkları aynıydı çünkü.

Neyse, Patara'ya gittik. Israrla müze kart almadığımız için üzüldük ama hala almıyoruz :) Tarihi eserlerin arasından geçen bir yolla kumsala ulaşılıyor. Göz alabildiğine kum her yer, upuzun bir kumsal. Ama deniz felaket bulanık, her yerde yosun var ve dalgalı.


Kekolar burada da plajın işletmeciliğini yapıyorlar. Plaj sektörü kekoların elinde her yerde. Tatilde o kadar yere gittik tek kumsal burasıydı. Çocuk gibi kumlarda oynadık her yerimize kum kaçtı :) Kale yaptık, baraj yaptık, antik tiyatro yaptık kumlardan.

Buradan Ölüdeniz'e gittik. Ben unutmuşum tatil yerlerindeki kalabalıkları, anam kaynıyor her yer. Ölüdeniz çok güzelmiş, gerçekten çok beğendim. Deniz şahane, etrafı çok güzel, tepede yamaç paraşütü yapanlar var. Plaj işletmecisi kekolarımız burada da bizimle. Burada maalesef paylaşabileceğim fotoğraflar çekmemişiz. Fethiye'ye de gittik, o kadar büyük bir yerleşim merkezi beklemiyordum, şaşırdım. Burada ve başka küçük beldelerde gördüğümüz Türk Hava Kurumu irtibat bürosunun fotoğrafını çektik. Burada ne iş yapıldığını bilemiyoruz :)





Perşembe günü denizde zaman geçirdik. Kaşım restorant diye bi yere gittik, çok beğenilmedi. Bence gitmeyin :)

Cuma tekne turuna gittik. Tur satıcıları da emlakçılar gibi, ne dese yalan çıkıyor. Tur şirketinde teknenin altı camlı demişti bize turu satan zıpır Fahri :) (Hepsinin öyle olduğuna eminim, mesleğin temel şarı bu herhalde. Ama çok ilgili ve sıcak insanlar. Tur rehberimiz de çok iyiydi. Giderseniz bir sürü tur şirketi içinden onları seçebilirsiniz. Xanthos ismi. )Ben de teknenin ortasında bir cam var oradan bakılıyor sanmıştım. Teknenin iki yanında toplam 4 tane kare cam var üstü de kapakla kapatılmış :) Zaten teknenin altına bakmaya pek gerek yoktu denizin dibi görünüyordu. Kaleköy(Simena), Tersane, Batık şehir, korsan mağarası gibi hem tarihi yerleri hem doğal güzellikleri içeren bir gezi oldu. Simena'da mola verdik.

Köyde toplam 300 kişi yaşıyormuş. Kışın 150 kişi kalıyormuş, karadan ulaşım yokmuş. Tepede bir kale vardı ama o sıcakta çıkamadık.



Akşam 7 gibi Kaş'taydık. Yine Çınarlar'da yedik yemek, eğer giderseniz burayı da kesinlikle tavsiye edebilirim. Taş fırın'da pizza :)

Cumartesi maalesef son günümüzdü, akşam son bir defa rakı içelim dedik. Smiley's restorant diye limanın sonunda bir yere gittik. Kaş'taki esnaf istisnasız güler yüzlü ve ilgili. Burada da aynı şey oldu. Ben tava balığı isterim diye tutturdum, Kaya Sokar'ı diye bir balık getirdiler, şahaneydi. Sonradan sözlükten öğrendim ki Kaş'ın meşhur balığıymış, kayalıklarda yaşarmış, yosunla beslenirmiş. Tutarken dikenleri batınca yakıyormuş o yüzden ismi sokarmış.

Kaş'ın suyundan içen buradan kopamaz dediler, biz de gittik çeşmesinden su içtik. İnşallah yine gidebiliriz :) Otele dönerken her gün önünden geçtiğimiz seramik galerisine girdik, daha önce girmediğimiz için çok üzüldüm. Hem de o gün gündüz ufak bir eğitim varmış. Herkes kendi kupasını yapıyormuş seramikten. İçeride tabaklar, fincanlar, vazolar bir sürü güzel el yapımı şey vardı. Sanaçtının adı Sibel Düzel, sitede ürünleri var.

Pazar sabahı erkenden yola çıktık. Giderken kaymaklı lokum yediğimiz için dönüşte Cumhuriyet sucuklarından sucuk aldık.

Gitmeden önce herkes Kaş'ta sıkılırsınız bir hafta demişti ama bir haftamız daha olsa yine de sıkılmazdık.. Gitmeyi düşünenlere, tatil anlayışı yeni yerler görmek, yüzmek, içmek olanlara tavsiye edebilirim. Ama gidecek bir tane bile gece klübü yok. Canlı müzik yapan rock barımsı yerler var. tatil anlayışı sabah kadar içip, akşamüstüne kadar uyumak olanlar gerçekten sıkılabilir. Bir de arabayla gitme imkanı varsa, arabayla gitmek gerçekten iyi olur. Arabamız olmasaydı biz de bu kadar yer göremezdik.

Sonuç olarak çok güzel bir tatildi, yine olsa da gitsek keşke :)

Unutmuştum, hatırlattı. harita ile ilgili gerçeği açıklamalıyım bebeyim. Tatil boyunca haritayı kullandık, nereye gidersek gidelim ben arabaya bindim onu açtım, oradan baktım. Ama asıl olarak Kaş'a giderken ve Kaş'tan dönerken işimize yaradı. Kendisi planlı programlı bir insan olduğu için, tatilden önce oturmuş alternatif yollar içinden en uygun olanını seçmiş. Harita da sayfa sayfa. Yani Eskişehir Kaş arasında Afyon Isparta falan geçiliyor. Toplam 3-4 farklı sayfaya bakıyorsun. Biz hep mavi yoldan gidiyoruz. Sürekli ben de o anayolmuş gibi mavi yol, mavi yol diyorum. Haritanın açıklamalarına bakıyorum, mavi yolla ilgili bi açıklama yok. Hani bu güzergah için ana yol buysa dedim bi ara içimden, o yüzden işaretlenmiştir. Ama başka sayfalardaki yollar sarı ve yeşil, hiç başka mavi yok.

Tatil bitti dönüyoruz, ben yine mavi yol dedim. Artık dayanamadım bu niye mavi ya açıklama falan da yok dedim. "ONU YOLA ÇIKMADAN ÖNCE BEN ÇİZDİM KEÇELİ KALEMLE" dedi. Aydede'nin gerçek isminin ay olduğunu öğrendiğimde bile bu kadar üzülmemiştim herhalde :) Hiç aklıma gelmedi böyle bi şey :))))

İşte meşhur harita, işte o mavi yol :)

Hiç yorum yok: